BOŞANMA KARARLARINDA TANIMA
Tanıma ve Tenfizin ne olduğunu, bu davanın hangi durumlarda açılması gerektiğini, Ön ve Esas şartları, Görevli ve Yetkili Mahkemeleri, Teminat şartını ve Bunlara ilişkin emsal Yargıtay kararlarını ; Tanıma ve Tenfiz Davaları Makalemizde detaylarıyla birlikte açıklamıştık. Tekrara kaçmamak adına bu makalemizde yalnızca boşanma kararları ve boşanma kararlarının fer’i hakları mahiyetindeki velayet, nafaka ve tazminat hususlarının tenfizini açıklamaya çalışacağız.
Bilindiği üzere, yabancı ülke mahkemelerinde verilmiş bir boşanma kararı, Türkiye’de doğrudan sonuç doğurmaz. Yani ülkemizde halen evli kabul edilirsiniz. Tabi bu durum yeniden evlenme, mirasçılık veya yeni çocuk doğması hususlarında büyük önem arz etmektedir. Bu gibi sorunların önüne geçebilmek için boşanma kararının ülkemizde tanıma ve tenfizinin yapılması gerekmektedir.
Ülkemizde 2017 tarihinden öncesinde yurt dışında verilmiş bir boşanma kararını Türkiye de geçerli hale getirebilmenin tek yolu Tanıma ve Tenfiz Davası açmaktı. Ancak, 29.04.2017 tarihinde Nüfuz Hizmetleri Kanunumuzda yapılan düzenlemeler neticesinde artık dava açmadan da boşanma kararlarının Türkiye’de tanınmasına imkan verildi. Bu değişiklikler neticesinde artık boşanma kararını, Türkiye Cumhuriyeti dış temsilciliklere götürerek Türkiye’de de geçerli hale getirebilmek mümkündür. Ancak şu husus unutulmamalıdır ki bu durumun ilk ve en önemli şartı; yurt ışında usulüne göre alınmış ve kesinleşmiş bir boşanma kararının alınmış olmasıdır.
Kanun maddesine yer vermekte fayda görmekteyiz;
“MADDE 27/A – Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tescili;
(1) Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte veya taraflardan birinin ölmüş ya da yabancı olması halinde Türk vatandaşı olan diğer taraf veya vekilinin tek başına başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.
(2) Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri, yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.
(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.
(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenir.”
Yani özetle; Nüfus Hizmetleri Kanununun 27. Maddesine 690 sayılı KHK ile eklenen 27/A maddesine göre yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararları, kanunda ve yönetmelikte belirtilen şartları taşımaları halinde nüfus müdürlüklerince, nüfus kütüğüne tescil edilebilecektir.
Yapılan düzenleme kapsamında ; Boşanma kararının Nüfusa tescil edilmesi bazı durumlarda farklılık göstermektedir. Şimdi bu durumları ayrı ayrı ele alalım.
Tanıma ve Tenfiz Davası Açılmadan, Boşanma Kararının Nüfusa Tescil Edilebileceği Durumlar;
1- HER İKİ EŞİN KONSOLOSLUĞA BİRLİKTE BAŞVURMASI
Boşanma kararını alan taraflar, gerekli belgeleri alarak konsolosluklara başvuru yaparak yabancı boşanma kararının Türkiye’de tanınmasını dava açmadan da sağlayabilirler. Bu işlemleri taraflar adına avukatları da yapabilmektedirler.
2- ESKİ EŞ, TÜRK VATANDAŞI DEĞİL ve ESKİ EŞİN KİMLİK VEYA PASAPORT BİLGİLERİ MEVCUTSA
Bu durumda da dava açılmasına gerek olmaksızın taraflardan biri diğer eşin bilgilerini de alarak konsolosluğa veya Türkiyede yetkili nüfus dairesine başvurarak yabancı boşanma kararının tescil edilmesini talep edebilmektedir.
Özetle; Eğer ki eski eş Türkiye vatandaşı, çifte vatandaş veya mavi kartlı ise boşanma kararının Türkiyede tescil edilebilmesi için konsolosluğa tarafların birlikte başvurması ve eski eşin de imza atması gerekmektedir. Eski eşin imzası olmadan boşanma kararının tescil edilmesi mümkün değildir. ANCAK; Ülkemizde 2021 yılında yapılan son değişiklikler neticesinde, eski eşin yabancı olması durumunda artık tarafların birlikte konsolosluğa gitmelerine gerek kalmaksızın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tarafın tek başına boşanma kararı ile konsolosluğa başvurarak boşanma kararını Türkiye’de tescil ettirebilmesi mümkün hale gelmiştir.
Konsolosluğa Götürülmesi Gereken Belgeler;
-Yabancı Mahkeme boşanma kararı aslı
-Kararın Kesinleşme şerhi
-Apostille şerhi
Ayrıca bu belgelerin Konsolosluk tasdikli yeminli tercümesi veya Noter tasdikli yeminli tercümesinin de dosyaya eklenmesi gerekmektedir.
Tanıma ve Tenfiz Davasının Açılmasının Zorunlu Olduğu Durumlar;
1- ESKİ EŞ TÜRK VATANDAŞI ve İMZA VERMİYOR İSE
Eski eş türk vatandaşı ise ve konsolosluk veya yetkili nüfus dairesinde boşanma için başvuru yapmıyorsa Boşanma kararının Türkiyede de geçerlilik kazanabilmesi için Türkiyede yetkili Aile Mahkemesinde tanıma ve tenfiz davasının açılması gerekmektedir. Bu durumda Tanıma ve Tenfiz davası açılmadan boşanma kararının Türkiyede tanınması mümkün değildir.
Tanıma Davası Açmak İçin Gerekli Belgeler;
-Yabancı Mahkeme boşanma kararı aslı
-Kararın Kesinleşme şerhi
-Apostille şerhi
Ayrıca bu belgelerin Konsolosluk tasdikli yeminli tercümesi veya Noter tasdikli yeminli tercümesinin de dosyaya eklenmesi gerekmektedir.
DİKKAT: Yukarıda açıklamaya çalıştığımız durumlar yalnızca Boşanma kararları için geçerlidir. Yani Boşanma davasının fer’ileri mahiyetindeki Nafaka , Velayet ve Tazminata ilişkin hususlar için her koşulda Tanıma ve Tenfiz Davasının açılması gerekmektedir. Boşanma ile birlikte verilen; tazminat, nafaka, velayet veya malların bölüşülmesi gibi durumlarda konsolosluktan işlem yapılması mümkün değildir.
Şimdi Boşanma Kararının Fer’ileri olan; Tazminat, Nafaka, Velayet veya Malların Bölüşülmesi Kararlarının Tenfizi durumunu açıklamaya çalışalım.
1-) Nafaka Kararının Tenfizi
1Hukukumuzda; yoksulluk, iştirak, tedbir ve yardım nafakası olmak üzere 4 farklı nafaka türü bulunmaktadır . Hatırlayacağınız üzere yukarıda da ifade ettiğimiz gibi , Tanıma ve Tenfizin ilk şartı kesinleşmiş bir mahkeme kararının olmasıdır. Tedbir nafakası ise boşanma davası sürerken hükmedilen bir nafaka türü olması ve henüz kesinleşmiş bir karar olmaması sebebiyle Tedbir nafakasının Tenfizi gibi bir durum da söz konusu olmayacaktır. Yoksulluk nafakası eş lehine , İştirak Nafakası ise çocuklar lehine hükmedilir. Boşanma kararının kesinleşmesinin akabinde Yoksulluk ve İştirak nafakalarının Tenfizi mümkündür. Tenfiz edilmesinin önemi ise, bu kararlara Türkiye de icra yetkisi kazandırmaktır.
2-) Velayet Kararının Tenfizi
Velayet durumunda da nafakada olduğu gibi boşanma kararının kesinleşmesinin akabinde Velayet kararının Türkiyede icra edilebilir kılınmasını sağlamak için Tenfiz edilmesi gerekmektedir.
3-) Tazminat Kararının Tenfizi
Bilindiği üzere boşanma karaları ile birlikte maddi ve manevi tazminata da hükmedilebilmektedir. Boşanma kararı ile verilen Tazminat kararının, Türkiyede de geçerlilik kazanabilmesi için Tenfiz edilmesi gerekmektedir.
4-) Mal Paylaşımı Kararının Tenfizi
Bilindiği üzere hukukumuzda Mal Rejimi ancak boşanma davasının kesinleşmesinin akabinde görülebilmektedir. Bu nedenle Türk mahkemeleri nezdinde açılan boşanma tanıma tenfiz davasında mal paylaşımı tenfize konu edilebilecektir. Ancak şu husus önem arz etmektedir. Mal paylaşımının Tenfizi için malların Türkiye’de olması gerekli ve zaruridir. Yani , ülkemizde olmayan mallara ilişkin tenfiz kararı verilemeyecektir!
TANIMA ve TENFİZ DAVALARINA İLİŞKİN EMSAL YARGITAY KARARLARI
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2005/10735, Karar: 2005/13428
“Somut olayda tanınması istenen yabancı boşanma kararı verilirken; savunma hakkının ihlal edilmiş olması, Türk kamu düzenine açık aykırılık oluşturur. Savunma hakkı ihlal edilerek verilmiş bir yabancı boşanma kararının tanınması ve tenfizi 2675 Sayılı Yasanın 38/c maddesi uyarınca mümkün değildir.”
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, Esas: 2011/593, Karar: 2011/726
“Davacı, annesi ile üvey babasının Alman Mahkemesi önünde kesinleşmiş mahkeme kararı ile boşandıklarını, ancak tanıma ve tenfiz işlemleri yapılamadan annesinin öldüğünü iddia ederek Alman Mahkemesi kararının tanınması ve tenfizini istemiştir. Yabancı mahkemece verilmiş ve kesinleşmiş boşanma kararının, salt Türk Mahkemelerince tanınmaması ya da tenfiz edilmemesi nedeniyle, ölen eşin veraset ilamında, davalı sağ kalan eş ile birlikte mirasçı durumunda olan, ölenin evladı davacının; bu boşanma kararının tanınmasını veya tenfizini talep etmekte hukuki yararının bulunduğu gözetilmeden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2016/7298, Karar: 2016/9591
“Davacı, yabancı mahkeme kararında yer alan nafaka yükümlülüğüne ilişkin bölümün tenfızine karar verilmesini ve “tanınması ile tenfizi talep olunan karar gerekçesi, içeriği ve hükümleri ile Türk Medeni Kanununun velayet ile ilgili düzenlemeleri dikkate alınarak” müşterek çocukların velayetlerinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tenfız ve tanınması isteğine ilişkin davalarda, koşullarının varlığı halinde tenfız ve tanımaya karar verilmekle yetinilir. Mahkemece, tenfiz kararı ile yetinilmeyip yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2013/2545, Karar: 2013/5724
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların Mainz Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile boşandıkları ve bu kararın tanınması ve tenfizi için İstanbul Aile Mahkemesinin dosyasında davalı koca tarafından açılan davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması eldeki boşanma davasının sonucunu etkileyecek niteliktedir. Bu bakımdan tanıma ve tenfize ilişkin davanın bu dava bakımından bekletici sorun (HMK. md. 165/1) yapılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi ve hasıl olacak neticesine göre hüküm tesis edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2004/6474, Karar: 2004/7599
“Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri eşlerin müşterek mili hukukuna tabidir. İsbat vasıtalarının nevi, ileri sürülmesi ve toplanması, değerlendirilmesi hakimin kanununa tabidir. Kendisinden boşanma hükmü tanınması yada tenfizi istenilen hakimin yabancı mahkemede karar oluşturulurken hangi vakaların kabul edileceğini veya edilmeyeceğini değerlendirme yetkisi yoktur. Yabancı kararda uygulanmış usul hükümleri ile maddi ve hukuki tesbitler tanıma ve tenfizin konusu dışındadır. Bu sebeple de 2675 sayılı kanunun 37. maddesi; tanıma yada tenfizi istenilen yabancı kararla ilgili kesinleşmiş ilamın mahkemeye ibrazını yeterli görülmüştür.”
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2007/6809, Karar: 2008/6673
“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Buna göre tenfiz kararı, ancak yabancı mahkemelerden verilen hukuk davalarına ilişkin icrai nitelikteki kesinleşmiş kararlar için sözkonusu olur. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi ve yabancı ilama dayanılarak Türkiye’de idari bir işlemin yapılması ise yabancı ilamın tanınmasına bağlıdır. Davacı yabancı mahkemece verilen boşanma kararının Türkiye’de nüfusa tescil edilmesi için talepte bulunduğuna göre, istek yabancı ilamın tanınmasına ilişkindir. Delillerin bu çerçevede değerlendirilerek, ulaşılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekir.”
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2004/3609, Karar: 2004/4423
“Tenfizi istenen Hollanda mahkemesinin boşanma kararında Türk Hukuku uygulanmış ve tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin annelerine verilmesine, mal paylaşımının tasfiyesine karar verilmiş ve bu karar orada kesinleşmiştir. Bu kararda; velayetleri annelerine verilen müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmemiş olması ve babanın çocuklarla kişisel ilişkisinin düzenlenmemesi, bu düzenlemenin çocuk koruma kurumunun tavsiyesinden sonraya bırakılması, Türk kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturmaz. Zira, baba kişisel ilişkinin düzenlenmesini sonradan isteyebileceği gibi, sonradan da çocuklar için iştirak nafakası istenebilir. Hükmün, bu konularda eksiklik taşıması kamu düzenini zedelemez.”