KONYA … ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO : ….. Esas
SANIK : ……
MÜDAFİİ : Av. Hasan Basri SARI
Feritpaşa Mh. Ulaşbaba Cd. Mustafa Kaya İş Merkezi No 24/ 301, Selçuklu/ Konya
MÜŞTEKİ : …….
SUÇ : Kamu Kurum veya Kuruluşları veya Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altındaki Taşınmazlara Tecavüz Etme
KONU : İşbu dosya kapsamında mütalaaya karşı; Esasa ilişkin savunmalarımızın sunulması ile müvekkilin BERAATİNE karar verilmesi istemimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
YUKARIDA ESAS NUMARASINI BELİRTTİĞİMİZ İŞBU DOSYA KAPSAMINDA; TÜM DOSYA KAPSAMI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE MÜVEKKİLİN SUÇ İŞLEME KASTI İLE HAREKET ETMEDİĞİ, BU NEDENLE ; İDDİANAMEDE VE MÜTALAADA ALEYHE OLAN İSNAT EDİLEN SUÇUN MADDİ-MANEVİ UNSURLARININ OLUŞMADIĞI KANAATİNDEYİZ.
İDDİA MAKAMI, ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA: (mütalaaya detaylıca yer veriniz)
şeklinde görüş bildirmiştir. Tarafımızca işbu mütalaaya katılmak mümkün değildir. Zira iddia makamı eksik inceleme yapmış ve yalnızca dava konusu taşınmaz üzerinde bir …. mevcut olması nedeniyle suçun oluştuğu kanaatine varmıştır. Eksik inceleme neticesinde düzenlenen işbu iddianame ve mütalaa usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;
Öncelikle; dava konusu taşınmaz, uzun yıllardır Harman yeri olarak kullanılmaktadır. Bilindiği üzere, bir köy halkının tamamının harman yapmaları için tahsis edilen ya da başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri bu şekilde kullanılan yerler, Harman yeri olarak adlandırılmaktadır. Dolayısıyla, dava konusu taşınmaz yalnızca müvekkilimiz tarafından değil, belli dönemlerde başka köylülerce de kullanılmıştır. Ancak iddia makamınca bu hususa ilişkin herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Sayın mahkemenize dilekçemizin ekinde sunmuş olduğumuz delillerle de sabit olunduğu üzere; söz konusu taşınmaz müvekkilimizden önce ……. isimli köylüler tarafından kullanılmıştır. Müvekkil, …… tarihinde Ecrimisil Kaydı talebinde bulunmuş ve belirlenen ecrimisil bedelini de ödemiştir. İşbu iddialarımıza ilişkin belgeler, dilekçemizin ekinde sayın mahkemenize sunulmuştur.
İşbu dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ……., İmar Barışı kapsamında tescil edilmiştir. Müvekkil, işbu …. ada ….. parsel numaralı taşınmaza ilişkin olarak bu doğrultuda Yapı Kayıt Belgesi almıştır (Dilekçemizin ekinde sayın mahkemenize sunulmuştur). Bilindiği üzere İmar Barışı kapsamında alınan Yapı Kayıt Belgesi, tıpkı ruhsatlı ve iskanlı yapılar gibi “YAPININ KULLANIM HAKKINI” vermektedir. 03.07.2017 tarih ve 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde Yapı kullanma izin belgesi: “Yapının ruhsat eki projelerine uygun olarak tamamlandığını gösteren, yapının kullanımına izin veren onaylı belgeyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca İmar Kanunu’nun Geçici 16. Maddesi ve Yapı Kayıt Belgesi Tebliğine göre; Yapı Kayıt Belgesi alan kişilere, hazine ve belediye arazilerini doğrudan satın alma hakkı tanınmıştır. İddia makamınca verilen mütalaada maalesef ki bu hususlarda dikkate alınmamıştır. Nitekim İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin 27.12.2019 tarih ve E:2019943, K:20192577 sayılı kararında; “7143 sayılı Yasa ile 3194 sayılı İmar Kanununa ilave edilen geçici 16. maddesinde, yapı kayıt belgesine konu yapının ve arsasının alanın bedelinin ödenmesi ve 31/12/2019 tarihine kadar başvurulması koşullarının gerçekleşmesi halinde Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilen yapıların tahsis yapılacak olan Bakanlık tarafından, belediyelere ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş yapılar da ise, ilgili belediyelerce yapının bulunduğu alanın ifrazı yapılarak, ifrazın mümkün olmaması durumunda hisseli olarak yapı kayıt belgesi alınan yapıların sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine doğrudan satışının yapılması öngörülmüştür.
Bu bağlamda, taşınmaz maliki idarenin, 3194 sayılı Kanunun geçici 16.maddesinde yer alan yukarıda belirtilen koşulların sağlanması halinde, yapı kayıt belgesi düzenlenemeyecek yapılar ayrıksı tutulmak kaydıyla, yapı kayıt belgesine konu edilen yapı ve arsasını kullanımında bulunduran kişilere doğrudan satma konusunda bağlı yetkisi bulunmaktadır.” gerekçesine yer verilerek, Yapı Kayıt Belgesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından iptal edilmediği sürece, söz konusu parselin davacının yapısının bulunduğu kısmının bedeli ödenmek koşuluyla 3194 sayılı İmar Kanununun Geçici 16.maddesi ile anılan yasa uyarınca yayımlanan Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul Ve Esaslar’ın 7.maddesinin 2. ve 4. bendi hükümleri uyarınca yapının bulunduğu alanın ifrazı yapılarak, ifrazın mümkün olmaması durumunda hisseli satışının yapılması gerektiğine karar verilmiştir. İşbu kararlar doğrultusunda müvekkilin mevcut taşınmazın satışının yapılacağı düşüncesinde olduğu ve bu doğrultuda hareket ettiği sabittir.
İddia makamı her ne kadar söz konusu taşınmazın etrafına ……… çekilmesi sebebiyle bu suçun oluştuğuna kanaat getirmiş ise de bu hususta da eksik inceleme bulunmaktadır. Zira müvekkil, İmar Barışı kapsamında almış olduğu Yapı Kayıt Belgesine ve Ecrimisil Kaydına güvenerek mevcut taşınmazda lehine bir satışın yapılacağını düşünerek yaklaşık …… yıl önce taşınmazın etrafını …… çevirmiştir. Ancak ……. Belediyesinin bu hususta ihtar çekmesi üzerine müvekkil, taşınmazın iki cephesinde bulunan ……. sökmüştür. Diğer iki cephenin ise kendi arazisine sınır olması nedeniyle, arazisini o bölgeden geçen sürülerden korumak adına …… sökmemiştir. İşbu durum hayatın olağan akışına son derece uygundur. Zira, müvekkilin söz konusu iki cephede …. kaldırmamasının sebebi diğer taşınmazları işgal etmek değil, kendi taşınmazının sınırını çizerek korumaya çalışmasıdır. Bu noktada müvekkilin, haksız işgal niyetiyle hareket ettiğine kanaat getirmek, usul ve yasaya aykırılık teşkil edecektir.
İddia makamınca dikkate alınmayan bir diğer husus ise şu olmuştur; İşbu davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede, müvekkile ait taşınmazlar bulunmaktadır (bu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları dilekçemizin ekinde sayın mahkemenize sunulmuştur). Bu nedenle müvekkilin kendi arazilerinde tarımsal faaliyetlerde bulunmak üzere kullandığı bazı araçların, dava konusu taşınmaz üzerinde bulundurulması hayatın olağan akışına uygundur. Zira mahkemenizce de takdir edileceği üzere, işbu tarımsal araçların kalıcılık mahiyeti bulunmamaktadır. Taşınması son derece kolay olan bu araçların dava konusu taşınmaz üzerinde yılın belli zamanlarında bulundurulması, hiçbir şekilde müvekkilin işgal niyetiyle hareket ettiğini göstermektedir. Bu hususta aksi kanaatin varlığı, hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edecektir.
İddia makamınca düzenlenen iddianameye ve mütalaaya bakıldığında; sanki müvekkil, hiçbir hukuki dayanağı olmadan, kendi arazileri ile hiçbir bağlantısı olmayan bir bölgede, yalnızca işgal amacıyla söz konusu taşınmazın olduğu bölgeye giderek bu taşınmazı işgal etmiştir izlenimi oluşmaktadır. Bu durum İddia makamının eksik inceleme yaptığını açıkça ortaya koymaktadır. Zira müvekkil, Yapı Kayıt Belgesi ve Ecrimisil Kaydı belgelerine dayanarak hareket etmiş ve bu doğrultuda belirlenen ecrimisil bedelini de ödemiştir. Bu nedenle, hem iddianame hem de mütalaa hususlarında, iddia makamına katılmak tarafımızca mümkün görülmemektedir. Müvekkilin, kendi taşınmazlarının olduğu bir bölgede geçici bir yer tesis etmesi, hiçbir şekilde müvekkilin işgal kastıyla hareket ettiğine kesin delil teşkil etmemektedir.
Ayrıca şu hususu da ifade etmek isteriz ki, iddia makamı mütalaasında prefabrik bir yapının varlığını ifade etmiştir. Her ne kadar prefabrik yapılar ile ……, ortak özellik olarak yapı mahiyetine sahip olsalarda çok bariz farklılıklar barındırmaktadırlar. En önemli farklılık ise …… taşınabilir mahiyette olmasıdır. Bu farklılığın işbu dava nezdinde önem arz ettiği kanaatindeyiz. Zira, müvekkil işgal kastıyla hareket etmiş olsa idi, taşınır bir …….. tesis etmek yerine, prefabrik bir yapı inşa etmesi kendisinden beklenirdi. Bu hususların dikkate alınması, işbu dosya kapsamında son derece önem arz etmektedir.
Son olarak şu husus unutulmamalıdır ki; Yargıtay kararlarında da esas alındığı üzere Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır! Zira işbu dosya kapsamında, müvekkilin cezalandırılmasının talep edildiği suçun yasal şartlarının oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenlerle müvekkilin atılı suçlamadan beraat etmesi gerektiğine inanmaktayız.
Sonuç Olarak; Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, MÜVEKKİLİN SUÇ İŞLEME KASTIYLA HAREKET ETMEDİĞİ, İSNAT EDİLEN SUÇUN UNSURLARININ OLUŞMADIĞI, İDDİA MAKAMININ EKSİK İNCELEME YAPTIĞI VE YAPI KAYIT BELGESİ İLE ECRİMİSİL KAYDI BELGELERİNE İLİŞKİN HUSUSLARI DİKKATE ALMADIĞI SABİTTİR. Bu nedenlerledir ki; hukuk ve ceza ilkeleri doğrultusunda adaletin temini için müvekkilin üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin kesin ve inandırıcı bir delilin mevcut olmamasından mütevellit, müvekkilin BERAATİNE karar verilmesini talep etmekteyiz.
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda detaylarıyla arz ve izah olunan ve resen dikkate alınacak nedenlerle;
1-Müvekkil …..nun, tüm dosya kapsamında; Yapı Kayıt Belgesi, Ecrimisil Kaydı ve Tapu Senetleri doğrultusunda isnat edilen suçları işlemediğinin sabit olması nedeniyle, usul ve yasanın temininin sağlanması adına üzerine atılı suçtan BERAATİNE,
2-Sayın mahkemenizin aynı kanaatte olacağına dair en ufak bir şüphemiz olmamakla birlikte , aksi kanaatte olunması halinde, lehe hükümlerin uygulanmasına, karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz…./…/202..
Sanık
.........
Müdafii
Av. Hasan Basri SARI
(e-imzalıdır)
EKLER:
Yapı Kayıt Belgesi, Ecrimisil Kaydı ve Tapu Senetleri