HACİZ NEDİR?
Haciz, borcunu rızası ile ödemeyen bir borçlunun, Devletin cebrî icra gücüyle yani icra daireleri kanalıyla karşı karşıya geldiği bir müeyyide olup, alacaklının borcunu almasını sağlayan prosedürdür.
Özetlemek gerekirse Haciz; borçlunun, borcunu ancak Devlet’in cebrî icra organları vasıtasıyla ödemeye zorlanmasıdır. Alacaklının talebi üzerine harekete geçen cebrî icra organları da, bu cebrî icra işlevini, gerekli prosedürün tamamlanmasından sonra, ancak borçlunun mallarına el koymak (genellikle haczetmek), bunları paraya çevirmek ve böylece alacaklının alacağını ödemek suretiyle yerine getirir.
Hacizde önem arz eden hususlardan biri de hacizde sıradır. İcra ve İflâs Kanunu’muzda hacizde sıraya ilişkin açık ve ayrıntılı bir düzenleme yer almamaktadır. İİK m. 85 hükmünde bu konuda bazı düzenlemelere yer verilmiş ise de, söz konusu düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmektedir. Biz de bu makalemizde, işbu hususa kısmen de olsa açıklık getirebilmek adına, icra organının, borçlunun mallarını haczederken uyması gereken sırayı incelemeye çalışacağız.
DİKKAT!!
Haciz, kendisine konu teşkil eden malın veya hakkın paraya çevrilmesi suretiyle elde edilecek nakdin, alacaklıya verilmesi amacını taşımaktadır. Yani, haczedilen malın alacaklıya aynen verilmesi söz konusu değildir. Alacaklıya, ancak haczedilen malın satışından elde edilen parasal değer verilir.
DİKKAT!!
İcra iflas kanunumuz gereğince; borçlunun mal ve haklarının tamamı değil; ancak alacaklının alacağına yetecek miktarı haczedilebilecektir.
HACİZDE SIRA NEDİR?
İcra ve İflâs Kanunu’muzda “hacizde sıra” başlığını taşıyan açık bir hüküm mevcut değildir. Fakat, İcra ve İflâs Kanunu’nun taşınır ve taşınmaz malların haczine ilişkin 85’inci maddesinin bir bütün olarak
değerlendirilmesi halinde, icra müdürünün borçlunun mallarını haczederken belli bir sıraya uyması gerektiği sonucuna varılmakta; böylece borçlunun malları haczedilirken uyulması gereken sıraya “hacizde sıra” denilmektedir.
İcra ve İflâs Kanunu 85. Maddesinin birinci fıkrası gereğince; “Borçlunun kendi yedinde ve üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur”
DİKKAT!!
Söz konusu hükümde de açıkça ifade edildiği üzere, borçlunun ancak malvarlığı değerleri üzerine haciz konulabilir. Bu malvarlığı değerleri de, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile, alacakları ve diğer haklarıdır. Yani cebri icranın, borçlunun şahsına yönelik yapılması mümkün değildir. Ayrıca, borçlunun borcu için ancak kendisine ait olan mal ve haklar haczedilebilir; üçüncü kişilere ait malvarlığı değerlerine cebrî icra yoluyla müdahalede bulunulamaz.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere; İİK m.85 hükmünde, haczin hangi sıraya göre yapılacağı hakkında açık ve ayrıntılı bir düzenleme bulunmamaktadır. Yalnız, 85. Maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde, “üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haczedilen mallarla istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczinin, en sonraya bırakılacağı” belirtilmiştir.
Her ne kadar kanunumuzda hacizde sıra konusunda açık bir düzenleme mevcut değilse de 85. Maddesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi halinde, haczin belli bir sıraya göre yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, en önce; borçlunun çekişmesiz mallarının haczedileceği; çekişmesiz malların alacağı karşılamaya yetmemesi halinde ise, çekişmeli malların haczedileceği belirtilmektedir. Şimdi bu ayrıma kısaca değinmek gerekirse;
1-) Çekişmesiz Malların Haczi
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, hacizde sıra ilkesi gereğince borçlunun öncelikle çekişmesiz mallarının haczedilmesi gerekir. Borçlunun başkasına ait olduğunu bildirdiği mallar ile üçüncü kişinin üzerinde istihkak iddiasında bulunduğu mallara, borçlunun çekişmeli malları, bunun dışındaki mallara da borçlunun çekişmesiz malları denilmektedir.
İcra ve İflâs Kanunu’muzun 85. Maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinden, her ne kadar, çekişmesiz malların, çekişmeli mallardan daha önce haczedilmesi gerektiğini belirlemek mümkün ise de, çekişmesiz mallar arasından hangisinin yahut hangilerinin daha önce haczedilmesi gerektiğini belirlemek konusunda tartışmalar söz konusu olmaktadır. Zira ilgili kanun maddesinde işbu hususa dair bir düzenleme mevcut değildir.
Ancak, genel kural olarak öncelikle taşınır malların haczedildiği görülmektedir. Taşınır malların haczi bakımından da belirli bir sıraya uyulması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre, borçlunun taşınır
mallarından satılması ve muhafazası kolay olanlar (örneğin para, altın ve gümüş eşya) ile yokluğu borçluya en az yük teşkil edecek olanların, daha önce haczedilmesi gerektiği belirtilmektedir. Tabi ki her somut olay nezdinde bu durumun değerlendirilmesi daha sağlıklı olacaktır.
Borçlunun çekişmesiz taşınır mallarının, alacaklının alacağını karşılamaya yetmemesi halinde ise borçlunun çekişmesiz taşınmaz malları haczedilecektir.
DİKKAT!!
Mülkiyeti sadece borçluya ait olan bir taşınmazın, borçlunun paylı ya da elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine göre malik olduğu bir taşınmazdan daha önce haczedilmesi gerekir.
2-) Çekişmeli Malların Haczi
İcra ve İflâs Kanunumuzun 85. maddesinin ikinci fıkrasına gör; “Borçlu yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahıslar, taşınır bir mal üzerinde üçüncü şahsın mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakkının bulunması veya taşınır malın üçüncü şahıs tarafından haczedilmiş olması halinde bu hususu haczi yapan memura beyan etmek ve beyanının haciz tutanağına geçirilmesini talep etmek, haczi yapan memur da borçluyu yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahısları bu beyana davet etmek zorundadır. Bu tür mallar ile üçüncü şahıs tarafından ihtiyâten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır.”
İlgili hükmün son cümlesinde açıkça “Bu tür mallar ile üçüncü şahıs tarafından ihtiyâten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczinin en sonraya bırakılacağını” belirtmiştir. Burada dikkat
edilmesi gereken husus, sadece istihkak iddiasında bulunulmuş mallar ile daha önce ihtiyâten haczedilmiş bulunan malların değil, bunlarla birlikte üçüncü bir kişi tarafından daha önce haczettirilmiş olan malların da en son olarak haczedilmesi gerektiğidir.
Şu halde, borçlunun diğer mallarına göre, en son haczedilecek malları şunlardır;
**İstihkak iddiasında bulunulmuş mallar,
**Daha önce başka bir alacaklı tarafından icraî (kesin) olarak haczettirilmiş bulunan mallar,
**Daha önce ihtiyâten haczettirilmiş olan mallar.
Borçlu tarafından başkasına ait olduğu bildirilen veya üçüncü bir kişi tarafından üzerinde istihkak iddiasında bulunulmuş olan mallara borçlunun çekişmeli malları; bunun dışındaki mallara da borçlunun çekişmesiz malları denilmektedir. İlgili hüküm gereğince, bu tür çekişmeli malların haczi en
sonraya bırakılır. Bir başka deyişle, borçlunun çekişmeli malları, ancak çekişmesiz mallarının alacağı karşılamaya yetmemesi halinde haczedilebilir ve haciz yapılırken bunlar üzerindeki iddialar da haciz tutanağına yazılır.
Yukarıda belirttiğimiz üzere ilgili kanun maddesinde, gerek çekişmeli malların gerekse daha önce ihtiyâten haczettirilmiş bulunan malların haczinin en sonraya bırakılacağı belirtilmiş ise de, bu tür mallardan hangisinin daha önce haczedilmesi gerektiği hususunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu noktada şu soru karşımıza çıkmaktadır; borçlunun birden fazla malı hakkında istihkak iddiasında bulunulmuş ve bu iddianın niteliği aynı ya da birbirinden farklı ise, acaba, hangisi daha önce haczedilecektir?
Şöyle ki; Eğer birden fazla mal hakkında ileri sürülen istihkak iddiasının niteliği aynı ise, örneğin borçlunun iki malı hakkında mülkiyet hakkı iddia edilmişse, bunlardan hangisinin daha önce haczedileceğine, icra müdürü karar verecektir.
Buna karşılık, istihkak iddiasına konu teşkil eden mallar üzerinde ileri sürülen hakların niteliği birbirinden farklı ise, örneğin bir mal üzerinde mülkiyet, diğeri üzerinde rehin iddiasında bulunulmuş ise; istihkak iddiasına konu olan hak; haczi tamamen olanaksız kılan, yani istihkak prosedürü sonucunda mal üzerindeki haczin tamamen kaldırılmasını gerektiren bir hak (mülkiyet gibi) ise, bu hakkın konu olduğu mal; haczi tamamen olanaksız kılmayıp, onu sınırlandıran bir hakkın konu olduğu maldan, daha sonra haczedilmelidir. Bu çerçevede, üzerinde rehin hakkı iddia edilen bir mal, mülkiyet hakkı iddia edilen bir maldan daha önce haczedilmelidir.
SIRA CETVELİNE KARŞI ŞİKAYET VE İTİRAZ DAVASI YOLLARI?
Sıra cetveline karşı ilgililer, iki farklı yola başvurma hakkına sahiptirler;
**sıra cetveline karşı koyma, alacağın esas ve miktarına yönelikse; İTİRAZ,
**yalnızca sıraya yönelikse; ŞİKAYET yoluna gidilebilmektedir.
1-ŞİKAYET YOLU?
Sıra cetveline karşı koyma, alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp yalnızca sıraya ilişkinse ŞİKÂYET YOLUNA başvurulmalıdır. Sıra cetveline yönelik şikâyette bulunma yetkisi, bu şikayet üzerine düzenlenecek yeni sıra cetveline girme hakkı bulunan alacaklılara tanınmıştır. Başka bir anlatımla bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunan alacaklının, sıra cetvelinin iptalini istemekte de hukuksal yararı vardır.
Şikayet Yoluna Gidilebilecek Haller;
**İİK 142. madde uyarınca; İcra Müdürü tarafından sıra cetveli düzenlenirken Takip Hukuku hükümlerine aykırı davranıldığı ve yapılan işlemlerin somut olaya uygun olmadığı iddia ediliyorsa; alacaklılar sıra cetveline karşı şikâyet yoluna gidebilir.
**Alacaklının alacağı sıra cetveline hiç alınmamış veya alınmış olmakla birlikte bulunduğu sıra doğru değilse, bu durumda da alacaklı sıra cetveline şikâyet yoluna başvurmalıdır.
**Sıra cetveline karşı şikâyet yoluna başvuru süresi yedi (7) gündür ve şikâyet söz konusu olduğu için görevli merci icra mahkemesidir.
**Şikâyetin kabulü halinde sıra cetveli yeniden düzenlenir ve ilan edilir. Bu ilan üzerine yeniden şikâyet yoluna ve itiraz yoluna gidilebilir.
**Şikâyet üzerine İcra Mahkemesi’nin verdiği kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
**Sıra cetveline karşı yapılan şikâyetin kabulü üzerine yeniden hazırlanan sıra cetveli, sıra cetvelinde yer alan bütün alacaklılar açısından hüküm ve sonuç doğurur.
DİKKAT!!
Borçlu, alacaklının alacağının sırasına itiraz edemez. Zira takip borçlusunun alacaklı sıfatı bulunmadığından ve kendisine pay ayrılmadığından, şikayette hukuksal yararı bulunmamaktadır.
Sıra cetvelinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesinde şikayet yoluna başvurulabilir. Zira şikayet yolunda gidilebilecek makam icra mahkemeleridir. Yargıtay’a göre, sıra cetveline karşı şikayet yoluna başvurulmuşsa duruşma açılması gerekir. İcra mahkemesi yargıcı şikayeti haklı bulursa “sıra cetvelinin iptaline” karar vermekle yetinmelidir. Kendisi icra müdürünün yerine geçerek düzenleme yapamaz. Sıra cetvelinin düzeltilmesi kararından yalnızca şikâyette bulunan alacaklı değil, bütün alacaklılar yararlanır.
2-İTİRAZ YOLU?
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, itiraz hem sıraya hem de alacağın esas ve miktarına yönelik ise genel mahkemelerde İTİRAZ DAVASI yoluna gidilmelidir. Bu durumda kural olarak önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması durumunda ise davalı alacağının varlığının ve miktarı incelenmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz hakkı takip borçlusunun alacaklılarına tanınmıştır.
İtiraz Yoluna Gidilebilecek Haller;
**İtiraz davasının konusu ise sıra cetvelinde başka bir alacaklının alacağının miktarının ya da sırasının yanlış gösterildiğini yahut da böyle bir alacağın mevcut olmadığını iddia eden alacaklı veya alacaklılar sıra cetveline karşı itiraz davası yoluna başvurabilirler.
**Sıra cetveline itiraz davası, sıra cetvelinin tebliğinden itibaren yedi (7) gün içinde Genel Mahkemelerde açılır ve genel hükümlere göre görülür. Bu dava sonunda verilen hüküm, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bu davada, davacı ve davalı sıra cetvelinde yer alan alacaklılardır.
**Açılan davayı, davacı kazanırsa sıra cetvelindeki yerine ve alacağının miktarına bakılmaksızın kazanılan kısımdan önce o tatmin edilir. Artan bir bedel olursa; alacağına itiraz edilen alacaklıya verilir, sıra cetvelindeki diğer alacaklılara verilemez. Dolayısıyla, davayı açan kişi sıra cetvelindeki sırasına bakılmaksızın öncelikli hale gelir.