ANLAŞMALI BOŞANMA
Anlaşmalı boşanma protokolü, iki eşinde imzasının bulunması gereken ve anlaşmalı boşanma davalarında hukuki sonuçları düzenleyen bir sözleşme türüdür.
Anlaşmalı boşanma sözleşmelerinde taraflar arasında anlaşmalı olarak sonuçlandırılması için gerekli adımlar atılır. Boşanacak olan çiftin velayet, mal varlıkları, tazminat, nafaka ve soyadı gibi konularda mağdur olmaması için gerekli düzenlemelerin yapıldığı hukuki dayanağı olan bir metindir.
Anlaşmalı boşanmanın bazı şartları bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanmanın ilk ve en önemli şartı boşanacak olan tarafların en az bir yıl evli kalması şartıdır. Yani davanın açıldığı tarihte evliliklerinin birinci yılını doldurmuş olmaları gerekmektedir. Anlaşmalı boşanmalarda aranan diğer bir şart da boşanacak olan tarafların metinde belirtilen bütün şartlarda anlaşmış olmaları gerekmektedir. Bu şartın sağlanamadığı durumlarda çekişmeli bir durum söz konusu olacaktır.
Yapılan bu sözleşmede taraflar arasında doğacak olan maddi sonuçlar ve var ise ortak çocuklar ile ilgili velayet konusu taraflar arasında açık bir şekilde belirlenip ortak kararın alınmış olması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanmalarda ortaya çıkan maddi sonuçlar, maddi tazminat hakkı, manevi tazminat hakkı ve nafaka gibi konular olacaktır.
Taraflar çocukları var ise çocuğun velayet hakkının bütün ayrıntıları ile beyan etmeleri gerekmektedir. Hâkim in çocuğun yararına olmayan bir durum olarak değerlendirmesi sonucu velayet hakkı değişebileceğinden ancak tarafların vermiş olduğu beyanın hâkimin onayından geçmesi şartı ile geçerliliğini koruyacaktır.
ORTAK VELAYET
Anlaşmalı Boşanma ProtokolüBoşanma davalarında çocuğun velayetinin ortak olması Türk Medeni Kanunu ile düzenlenmiştir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin 14 Mart 1985 tarihinde imzaladığı 11 Numaralı Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Numaralı Protokol’ün, 25 Mart 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6684 sayılı kanun ile kabul edilmesi üzerine Türk Hukuku’nda ortak velayet konusu düzenlenmiştir.
Ortak velayette çocuğun kişisel giderleri ve bakımı ekonomik gelir düzeyleri seviyesinde her iki ebeveyn arasında eşit olarak dağıtılmıştır. Çocuğun birlikte yaşayacağı yani fiili olarak yanında yer alacağı taraf, diğer taraftan gerçek değerler tespit edilip o oranda nafaka alabilecektir. Kanuna göre yoksulluk nafakası ile ilgili yapılan işlemlerde tarafların kadın veya erkek olmasına bakılmaksızın eşit olarak belirlenmektedir. Taraflardan birinin nafaka talebi değerlendirilirken ekonomik gelir seviyesi göz önünde bulundurulur ve gerçekten yoksulluğa düşme gibi bir durum söz konusu olacak ise diğer tarafın nafaka ödemesine karar verilir. Nafaka da esas olan tarafların maddi olarak kazançlı çıkması değil yaşayabileceği mağduriyetin ortadan kaldırılmasıdır. Anlaşmalı boşanmalarda sözleşmede belirtilen maddelerin onaylanıp kararın netleşmesinden sonra tekrar bir nafaka talebi için dava açılması gibi bir durum söz konusu değildir.
MADDİ TAZMİNAT VE MANEVİ TAZMİNAT FARKI
Taraflardan birinin evli olduğu dönemde kişisel haklarına yapılan tecavüz ve kişinin manevi olarak yıpranması sonucu ortaca çıkan tazminat türü manevi tazminattır. Boşanmaya nedeni olarak kişinin manevi bir çöküntü içerisine girmesi tazminat hakkı doğuran bir sebep olarak gösterilebilir. Bunun yanında boşanma ile birlikte taraflar arasında ekonomik çıkarlar zarar görebilir. Buna örnek olarak şunu verebiliriz. Evli iken eşinin sigortasından faydalanan eş boşanma ile birlikte bu hakkından vazgeçmek zorunda kalacaktır. Anlaşmalı boşanmalrda taraflar arasında maddi düzenlemeler ve velayet gibi konuların dışında ele alınması gereken bazı hususlar da yer almaktadır. Örneğin taraflardan birinin kredi borcunun bulunması halinde hangi tarafın bu borcu üstleneceği konusu da detaylı bir şekilde metinde yer alan bir maddedir.
Taraflardan kadın olan kişinin erkeğin soy ismini kullanmaya devam edip etmeyeceği konusu da sözleşmede düzenlenmesi gereken bir madde olmuştur.