MALPRAKTİS HUKUKUNDAN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUK

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER;

ÖZET.

Anahtar Kelimeler

GİRİŞ

TIBBİ MALPRAKTİS KAPSAMINDA TIBBİ MÜDAHALE VE TIBBİ HATA KAVRAMLARI

1.Tıbbi Müdahale.

2.Tıbbi Hata.

TIBBİ MÜDAHALEDE BULUNMAYA YETKİLİ KİŞİLERİN BELİRLENMESİ

TIBBİ MÜDAHALEDE KUSUR, ZARAR VE İLLİYET BAĞI DURUMU.

MALPRAKTİS-KOMPLİKASYON AYRIMI

ÖZET

Malpraktis hukukundan doğan hukuki sorumluluk kapsamında; malpraktisin tanımı, malpraktise ilişkin mevzuatlar, malpraktise konu bazı kavramlar, tıbbi müdahalede bulunmaya yetkili kişiler, tıbbi müdahalede kusur; zarar ve illiyet bağı ve malpraktis-komplikasyon ayrımı, bu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.

İnsanlığın var olmasından bu yana devamlılığını koruyan bir meslek olan hekimlik mesleği tarih boyunca farklı standart ve kurallara tabi olmuştur. Yaşam hakkı ve kişinin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı gibi temel haklar, hekim tarafından tıbbi müdahale amaçlı ihlal edildiğinde hekimin fiili hukuka uygun sayılır. Hekim, mesleğini icra sırasında hastalar üzerinde tıbbi bir takım işlemlerde bulunur. Bu işlemler tıbbi müdahale kavramını doğurmuştur. İç hukukumuzda geçerli olan, İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nin açıklayıcı raporunda tıbbi müdahale; hastalığı önleyici işlemleri, tanıyı, tedaviyi, medikal süreci, bakım ve rehabilitasyonun tamamını kapsayan genişlikteki tıbbi eylemlerin tümü şeklinde ifade edilmiştir. Bu bağlamda çıkarılan Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 4. maddesinde tıbbi müdahale; hekimlik yapma yetkisi kılınmış hekimlerce uygulanabilen, toplumsal ve bireysel sağlığı koruma, hastalıkları tanı ile en iyi tedavi yöntemi belirleme ve tıp biliminin sınırları içindeki standartlara uyarak tıbbi uygulamalar sırasında icra edilen her türlü girişim şeklinde açıklanmıştır.

Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarında malpraktis kavramı; bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından dolayı hastanın zarar görmesi şeklinde tanımlanmıştır.  Bu tür olumsuzluklar sebebiyle hastanın zarar görmesi halini hukuk sistemimiz güvence altına almıştır.

Anayasal dayanağı olan ve temel haklarının başında gelen sağlık hakkı, bireyin sağlığının korunmasını, gerektiğinde hukuka uygun şekilde tıbbi müdahalede bulunulmasını sağlar. Malpraktis kavramı; hekimlerin ve hastanelerin kusurlu davranışlar sonucu meydana gelen zararlardan sorumluluğunu içermektedir Hekimlerin veya hastanelerin kusurlu davranışları sonucu meydana gelen zararlardan sorumluluğu malpraktis kapsamında değerlendirilmektedir.

Hastalara sağlık hizmeti verilirken tıbbi müdahalenin amaçlandığı şekilde tamamlanamaması tıbbi hata olarak tanımlanır. Tıbbi hatalar; yanlış işlemi yapmak, doğru işlemi yapmamak ve yahut doğru işlemi yanlış yapmaktan dolayı meydana gelebilir. Hekimlerin yanlış teşhiste bulunması ve hastanın yanlış tedaviye yönlendirilmiş olması halinde hekim dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından sorumlu olacaktır. Hekimlerin hatalı tıbbi uygulama sonucu hukuki anlamda kusurları oranında cezai açıdan ise kanunda Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen ilkeler çerçevesinde sorumluluğu gündeme gelecektir. Bunun yanında tıbbi standartların doğru ve eksiksiz bir biçimde uygulanması hâlinde hastada oluşabilecek komplikasyonlardan hekim sorumlu tutulamayacaktır.

Anahtar Kelimeler

Malpraktis , Hukuki Sorumluluk, Tıbbi Müdahale,  Komplikasyon, Kusur, Zarar.

GİRİŞ

Genel bir tanımlama yapılacak olursa, hatalı tıbbi uygulama (malpraktis), hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açmaktır. Hatalı tedavi ya da tıbbi ihmal diye özetlenebilir. Bir başka tanımla tıpta yanlış uygulama (malpraktis), hekimin hastanın standart tedavi sini yaparken başarısızlığı, beceri eksikliği ya da ihmali nedeniyle zarar vermesidir[1].

Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarında malpraktis kavramı; bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından dolayı hastanın zarar görmesi şeklinde tanımlanmıştır.[2]

Hatalı tıbbi uygulamalar malpraktis olarak da adlandırılmaktadır. Malpraktis kavramı köken olarak “mala praxis” kelimelerinden türemiş olup hatalı/yanlış uygulama anlamına gelmektedir[3]

Hekimlik Meslek Etiği Kuralları m. 13’te “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir” şeklinde açıklanan malpraktis kavramı; Dünya Tabipler Birliği’nin 1992 yılındaki 44. Genel Kurulu’nda yayınlanan “Tıpta Yanlış Uygulama” isimli bildirgesinde “hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar” malpraktis olarak tanımlanmıştır[4].

Malpraktis terimi “hatalı tıbbi uygulama (malpraktis), hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açmaktır. Hatalı tedavi ya da tıbbi ihmal diye özetlenebilir. Bir başka tanımla tıpta yanlış uygulama (malpraktis), hekimin hastanın standart tedavisini yaparken başarısızlığı, beceri eksikliği ya da ihmali nedeniyle zarar vermesidir.” şeklinde tanımlamıştır[5].

Malpraktisin belirlenmesi aslen zor bir durumdur çünkü belirgin standartları yoktur ve bu nedenle her somut olay nezdinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca malpraktis-komplikasyon ayrımı da somut olayda kusurluluğun belirlenmesi hususunda önem arz edecektir. Aksi taktirde tıbbi müdahalede bulunmaya yetkili kişilerin, mesleklerini icra etme konusunda çekingen davranmalarına sebebiyet verebilecektir. Bu durum, savunmacı-defansif tıp[6] uygulamasını gündeme getirmektedir.

Malpraktis davaları özünde iki farklı dava şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki, özel hukuk kapsamında tazminat davaları olarak karşımıza çıkarken, ikincisi ise ceza davaları olarak söz konusu olmaktadır. Bu çalışmamızda malpraktis davaları sadece özel hukuk çerçevesinde incelenecektir.

TIBBİ MALPRAKTİS KAPSAMINDA TIBBİ MÜDAHALE VE TIBBİ HATA KAVRAMLARI

1.Tıbbi Müdahale

Tıbbi müdahale, kişinin beden dokunulmazlığına ve vücut bütünlüğüne ilişkin kişilik haklarına yönelik bir eylemdir[7]. Kişinin beden bütünlüğünün ve beden dokunulmazlığının Anayasal güvence altında olması neticesinde kişinin vücut bütünlüğüne yönelik müdahalenin hukuka uygun olması gerekmektedir[8]. Bunun nedeni kanun koyucunun, hekimlik mesleğine mensup kişilerce tıbbi müdahalede bulunma yetkisini resmi olarak vermiş olmasından kaynaklıdır. Yetkili bir kimse tarafından, hastanın tedavisine yönelik doğrudan ve dolaylı şekilde yapılan işlemlerin hepsi birer tıbbi müdahaledir.

Müdahale, Biyotip Sözleşmesi’nde tanımlanmıştır[9]. Bu sözleşmeye binaen tıbbi müdahale, bedensel olabileceği gibi psikolojik olarak da görülebilmektedir. Örneğin, psikiyatristlerin hastayı tedavi ederken kullandırdıkları ilaçların yanında hasta ile konuşma seansları düzenlemeleri tıbbi müdahalenin yalnızca fiziken yapılmadığını göstermektedir. Kişinin sağlığını kaybetmesi ve kazanması ile ilgili olmayan güzelleştirme amaçlı estetik müdahaleler ile muayene, teşhis, acil müdahale, rehabilitasyon ve fizik tedavi gibi tıbbi uygulamalar da tıbbi müdahale olarak nitelendirilir[10].

2.Tıbbi Hata

Hata, bir planın veya bir eylemin amaçlandığı gibi tamamlanamaması veya bir amaca ulaşmak için yanlış bir planın kullanılmasıdır[11]. Tıbbi hata ise doktorların kendisinden beklenen yüksek standarttaki tedavileri karşılamada yetersiz kalması nedeniyle hastaların yaşadığı bir tür hak ihlalidir. Tıbbi hatalar, anayasal güvence kapsamına alınan kişinin yaşam hakkı hususunda ciddi sorunlar teşkil etmektedir.

Tıbbi hataların altında yatan en büyük nedenler tıp mesleğinin kendine özgü temel faktörleridir. Tıp mesleğinin oldukça stresli, uzmanlık alanlarının değişkenliği veya yapılan işlerin karmaşıklığı hekimler üzerinde aşırı strese, iş yüküne ve hekim ile hasta arasında iletişim bozukluklarına neden olmaktadır. Bu nedenler arasında iletişim bozukluğu ve işbirliği yetersizliği sağlık sektöründe oldukça sık rastlanan sorunların başında gelmektedir[12]. Örneğin, bir doktorun hastayı yanlış teşhis etmesi veya bir hemşirenin ilaçları yanlış dozda vermesi, tıbbi hatalar ve ihmaller arasında sayılabilir. Tıbbi hatalar, genellikle teşhis, tedavi veya hasta bakım süreçlerinde yapılan yanlışlıkları kapsamaktadır.

TIBBİ MÜDAHALEDE BULUNMAYA YETKİLİ KİŞİLERİN BELİRLENMESİ

Malpraktisten doğan hukuki sorumluluğun belirlenebilmesi için, öncelikle Tıbbi uygulamayı gerçekleştirebilecek kişilerin belirlenmesi gerekmektedir. Zira hatalı tıbbi uygulamadan söz edebilmek için tıbbi müdahalede bulunabilmeye yetkili kişilerin olması gerekmektedir.

Tıbbi müdahalelerin bireyler üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler dolayısıyla tıbbi müdahale yetkisi sağlık personeline (esas itibariyle hekime) verilmiştir. Böylece bireyin dolayısıyla toplumun da korunması amaçlanmıştır[13].

Uygulamada “Hekim Hatası” olarak da bilinmesine rağmen, yetkili kişilerin yalnızca hekimler olduğu düşünülmemelidir. Ancak özellikle Hekim ibaresinin kullanılmasının sebebi ise, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San ’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un[14] 13. Maddesi[15] doğrultusunda; teşhiste bulunarak tedavi planlaması yapma yetkisinin doğrudan hekim ve diş hekimlerine verilmesinden kaynaklanmaktadır. Kanundaki düzenlemeler emredici norm niteliğinde olduğundan bireyin –acil durumlar hariç- olmak üzere bireyin hekim veya sağlık personeli dışında bir kimseye tedavi yetkisi vermesi geçersizdir.

1219 sayılı Kanun’a göre tıbbi müdahalede bulunabilecek kişiler, hekimler, diş hekimleri, ebeler, sağlık memurları, sünnetçiler ve hastabakıcı hemşirelerdir. Bu kişilerin nitelikleri, görevleri, bu ünvana sahip olma şartları kanunda düzenlenmiştir. Dolayısıyla köyde doğum yaptırdığı için ebe olarak tanınan bir kişinin yaptırdığı müdahale ile eczacının akıtma yapması hallerindeki müdahale hukuka aykırı tıbbi müdahale olacaktır[16].

TIBBİ MÜDAHALEDE KUSUR, ZARAR VE İLLİYET BAĞI DURUMU

Kusurun tanımı; hekim hasta arasındaki ilişki kapsamında, hekimin kasti veya ihmali davranışı nedeni ile hukuka aykırı davranışlarla bulunması şeklinde yapılabilir[17].

TBK’nın 112. maddesinde, sözleşme ilişkisinde borçlunun kusuru ile meydana getirdiği zarardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan hükme göre hekimin yaptığı tıbbi müdahaleler sonucu hastada meydana gelen istenmeyen zararların tıbbi malpraktis nedeniyle olmadığı ortaya çıkarılmadıkça hastanın bu hatadan doğan maddi ve manevi zararlarını karşılamakla yükümlüdür. Anlaşılacağı üzere istenmeyen zararın varlığı durumunda hekim sorumluluktan kurtulmak için kusurlu olmamalıdır.

TBK’nın 50. maddesi kapsamında ispat yükümlülüğü hastada olduğundan hasta, hekimin kusurunu ispat etmek zorundadır. Hüküm gereğince kişinin maddi veya manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için mutlaka bir zararının doğmuş olması gerekmektedir. Ayrıca hüküm gereğince, kişinin-hastanın meydana gelen zararın tıbbi hata kapsamında olduğunu ispat külfeti altındadır.

Hekimin müdahalesinin tıbbi malpraktis kapsamında olması durumunda TBK’nın 51. maddesine göre, hekimin kusuru ile meydana gelen zararın tazmininin kapsamı ile ödeme şekli ve yöntemi içinde bulunulan şartların gereklerine uygun olarak hekimin kusurunun ağırlığına göre tespit edilir[18].

MALPRAKTİS-KOMPLİKASYON AYRIMI

Tıbbi müdahale kapsamında sorumluluk tayinine gidilebilmesi için komplikasyon- malpraktis ayrımı son derece  önem arz etmektedir. Komplikasyon kavram olarak; mevcut hastalığın başka bir hastalığa dönüşmesi, hastalığın bilinen ve normal gelişimine eklenen ve onun gidişini ağırlaştıran yeni ve değişik durumlar olarak ifade edilmektedir[19]

Tıbbi müdahalelerin tümü hasta için bir risk doğurur[20]. Hastalara önceden oluşması ihtimali öngörülen, tahmin edilen zararlı sonuçlar hekim tarafından anlatılmalıdır. Hasta tıbbi uygulama sırasında ve sonrasında, kusur olmasa da oluşması ihtimali olan bu zararlı sonuçları (komplikasyonları) bilerek uygulamaya onay vermelidir ki; tıbbi müdahale hukuka uygun olsun. Hekimin tıbbi müdahalesi ile istenmeyen bu sonuç, tıbbi malpraktisi veya komplikasyonu oluşturur[21].

Bu noktada önemli olan husus, istenmeyen durumun sebebinin hekimin tıbbi hatası dolayısı ile ortaya çıkıp çıkmadığıdır. Malpraktisten bahsedilebilmesi için hastanın sağlığında oluşan olumsuz durum ile hekimin hatalı müdahalesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hekim hastanın bilgisi dâhilinde olması durumunda bu zararların ortaya çıkmasından sorumlu tutulamayacaktır.

Tıbbi müdahalelerde, öngörülebilen ama önlenmesi mümkün olmayan, oluşması ihtimali önceden hastaya usulüne uygun olarak bildirilmiş ve hasta tarafından kabul edilmiş olan durumlar nedeni ile de hekim sorumlu tutulamaz. Hekimin sorumluluğu ancak kusurlu uygulama hatasından dolayıdır[22].

KAYNAKLAR

CAYMAZ, Mevlüt, “Sağlık Personelinin Tıbbi Uygulama Hataları Üzerine Bir Araştırma”, Uluslararası Yönetim ve Sosyal Araştırmalar Dergisi C:2, 2015, s.12

DEĞDAŞ, Ulaş Can, “Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk” Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:6, 2018, s.42: 43-44

DEMİR, Mehmet, Hekim ve Hastane Yönünden Tıbbi Sorumluluk Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2018, s.83

DEMİRSOY AŞIKOĞLU, Eda, “Kişi Dokunulmazlığı Hakkı Bağlamında Rıza Olmaksızın Yapılan Tıbbi Müdahaleler” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, S.35, 2018, s.340

HAKERİ, Hakan,  Tıp Hukuku, 4. Baskı, Seçkin Yayınları, 2012, s.517

HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, Seçkin Yayınları, 11. Baskı, 2016, s.172

HANCI, İsmail Hamit, Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu, 2. baskı, Ankara, 2005, s.30: s.255-303

KAYIHAN, Şaban, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010, s.175

KURT, Munise, “Estetik Müdahaleler İçin Kurulan Sözleşmelerde Cerrahın Yükümlülükleri” Ankara Barosu Dergisi, C:78, S:2, 2020, s.106

PAKEL, Ezhan Doğan, “Tıp Hukukunda İzin Verilen Risk”, Doktora Tezi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Lisanüstü Eğitim Enstitüsü, 2019, s.40

Resmi Gazete Tarihi: 14.4.1928, Bkz., www.mevzuat.gov.tr. E.T. 04/12/2024

SUNGUR, Cuma, “Hekimlerde Tıbbi Hata Suçlamalarına Karşı Savunmacı Tıp Davranışları” Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi,  C:22, S:1, 2019

ŞEKER, Zeynep, “Malpraktis Davalarında Aydınlatılmış Onam İle İlgili Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi”, Tıpta Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adana, 2020, s.6

TUNÇOMAĞ, Kenan, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 6. Baskı, İstanbul, 1976, s.438-440

YAVUZ İPEKYÜZ, Filiz, “Hekimin Tazminat Sorumluluğu” Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:20, S.33, 2015, s.38


[1] HANCI, İsmail Hamit, Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu, 2. baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2005, s.30

[2] Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, E.T: 08/12/2024

[3] CAYMAZ, Mevlüt, “Sağlık Personelinin Tıbbi Uygulama Hataları Üzerine Bir Araştırma”, Uluslararası Yönetim ve Sosyal Araştırmalar Dergisi C:2, 2015, s.12

[4] DEĞDAŞ, Ulaş Can, “Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk” Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:6, 2018, s.42

[5] HANCI, s. 255-303.

[6] SUNGUR, Cuma, “Hekimlerde Tıbbi Hata Suçlamalarına Karşı Savunmacı Tıp Davranışları” Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi,  C:22, S:1, 2019

[7] YAVUZ İPEKYÜZ, Filiz, “Hekimin Tazminat Sorumluluğu” Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:20, S.33, 2015, s.38.

[8] DEMİRSOY AŞIKOĞLU, Eda, “Kişi Dokunulmazlığı Hakkı Bağlamında Rıza Olmaksızın Yapılan Tıbbi Müdahaleler” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi , S.35, 2018, s.340.

[9] Bu Sözleşme, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, “Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” adı ile 5013 Kanun numarası ve 03.12.2003 tarihinde kabul edilmiştir. Bu sözleşme, 20 Nisan 2004 tarih ve 25439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

[10] KURT, Munise, “Estetik Müdahaleler İçin Kurulan Sözleşmelerde Cerrahın Yükümlülükleri” Ankara Barosu Dergisi, C:78, S:2, 2020, s.106.

[11] SUNGUR, s.193.

[12] SUNGUR, s.194

[13] HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, Seçkin Yayınları, 11. Baskı, 2016, s.172

[14] Resmi Gazete Tarihi: 14.4.1928, Bkz., www.mevzuat.gov.tr. E.T. 04/12/2024

[15]1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 13. Maddesi; “Bir şahsın ahvali bedeniye ve akliyesi hakkında rapor tanzimine münhasıran bu kanunla icrayı sanata salahiyeti olan tabipler mezundur. Türkiye’de icrayı sanat salahiyetini haiz olmıyan tabiplerin raporları muteber olamaz.” şeklindedir.

[16]DEĞDAŞ, Ulaş Can, “Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki Ve Cezai Sorumluluk” Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C:1, S:6, 2018, s.43-44

[17] KAYIHAN, Şaban, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010, s.175

[18] TUNÇOMAĞ, Kenan, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 6. Baskı, İstanbul, 1976, s.438-440

[19] DEMİR, Mehmet, Hekim ve Hastane Yönünden Tıbbi Sorumluluk Hukuku , Yetkin Yayınları, Ankara, 2018, s.83

[20] PAKEL, Ezhan Doğan, “Tıp Hukukunda İzin Verilen Risk”, Doktora Tezi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Lisanüstü Eğitim Enstitüsü, 2019, s.40

[21] ŞEKER, Zeynep, “Malpraktis Davalarında Aydınlatılmış Onam İle İlgili Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi”, Tıpta Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adana, 2020, s.6

[22]HAKERİ, Hakan,  Tıp Hukuku, 4. Baskı, Seçkin Yayınları, 2012, s.517