KONYA ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO : … Esas
CEVAP VEREN
DAVALI : ……
VEKİLİ : Av. Hasan Basri SARI
Feritpaşa Mh. Ulaşbaba Cd. Mustafa Kaya İş Merkezi No 24 Daire 301, Selçuklu/Konya
DAVACILAR : …….
VEKİLİ : …….
KONU : Cevap dilekçemizin sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda esas numarası belirtilen davalı vekili olarak taraf olduğumuz ilgili dosya kapsamında; davacılar tarafından müvekkil aleyhinde işbu müdahalenin men’i ve ecrimisil davası ikame edilmiştir. İşbu dava haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerekmektedir. Zira davacılar, kötüniyetle işbu davayı ikame etmişlerdir. Şöyle ki;
Görevsizlik İtirazımız;
İşbu dava, görevsiz mahkemede ikame edilmiştir. Zira ilgili kanun hükümleri kapsamında açıkça düzenlendiği üzere; ilâmsız icra yoluyla tahliyesine dair hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemeleri görevlidir.
Davacılar, her ne kadar dosyaya sunmuş oldukları yargıtay kararı doğrultusunda işbu davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu iddia etmişlerse de, görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olmalıdır. Zira davacının, iddiasını dayandırdığı yargıtay kararında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olarak belirlenmesinin temel sebebi, somut olayda bir kira sözleşmesi, dolayısıyla da bir kira ilişkisinin mevcut olmadığından kaynaklanmaktadır. Ancak somut olayımızda, aşağıda detaylarıyla birlikte ifade edileceği üzere; yazılı ve geçerli bir kira sözleşmesi söz konusudur. Ayrıca davacıların, işbu kira sözleşmesinden haberleri olup, işbu dava tarihinden önce sözleşmeye taraf olmayı dahi müvekkile teklif etmişlerdir. Hal böyle iken, taşınmazın haksız olarak müvekkile kiralandığını ve haksız bir işgalin söz konusu olduğundan bahisle işbu davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceğine kanaat getirmek hukuka açıkça aykırılık teşkil edecektir.
İşbu nedenlerden kaynaklı olarak, geçersiz bir kira sözleşmesinin vuku bulduğu savunulamaz. Kira sözleşmesinin geçersizliğine sebebiyet verecek hukuki bir dayanak bulunmamaktadır. İşbu kira sözleşmesi geçerli olduğundan, taraflar arasındaki işbu ihtilaf kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olarak belirlenmesi gerekecektir.
Son olarak ifade etmemiz gerekir ki, mahkemenize sunacağımız işbu davaya yazılı kira sözleşmesinden de görüleceği üzere, kira akdi …. tarihinde başlamıştır. İşbu kira akdinin başlangıç tarihini ile işbu dava tarihi arasında yaklaşık .. yıllık bir süre bulunmaktadır. Davacıların, işbu … yıllık süre içerisinde elbirliği mülkiyetleri bulunan taşınmazın kiraya verildiğini bilmemeleri ve haksız bir işgalin söz konusu olduğunu iddia etmeleri hayatın olağan akışına kati surette aykırıdır. İşbu süre zarfında davacıların, işbu kira akdinden haberdar olmaları ve 2024 yılında …… ve eşi …..’un önce telefonla akabinde de müvekkilin işyerine gelerek müvekkil ve müvekkilin eşi ile görüşmeleri ve “kira bedelinin arttırılmasını” talep etmeleri; işbu kira sözleşmesine açıkça rıza gösterdiklerini, mahkemenin açık rıza konusunda aksi kanaatte olması halinde örtülü rıza gösterdiklerinin kabulü gerekmektedir. İşbu ifade edilen gerekçeler ve mahkemenizce re’sen dikkate alınacak hususlar doğrultusunda işbu davanın görevsizlik yönünden usulden reddine karar verilmelidir.
Yargıtay’ın da ecrimisil davalarının kira sözleşmesine dayanması halinde davaya bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk mahkemesi olduğuna dair kararları mevcuttur. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 09.09.2019 Tarih, 2017/13102 Esas ve 2019/6361 Karar sayılı ilamında; “…Somut olayda, uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava, 02.05.2016 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde SULH HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞU GÖZETİLEREK, görevsizlik nedeniyle HMK’NİN 114/1-C ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesini gerekirken.” şeklinde hüküm tesis etmiştir.
Davaya İlişkin Beyanlarımız;
Davaya konu işbu …. nolu taşınmaz, paydaşlardan ….. tarafından …. tarihinde müvekkile kiraya verilmiştir. İşbu kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte ……’in şehir dışında olması nedeniyle, müvekkil ile telefon üzerinden görüşmüşlerdir. ……, şehir dışında olması nedeniyle müvekkile, işlemleri muhasebecileri ….. isimli şahıs ile yapabileceğini bildirmiştir. ….., sözleşmeyi kendisi hazırlamış ve müvekkil….. tarihinde işbu kira sözleşmesini imzalamış ve …….. tarihinden itibaren işbu dava konusu eve taşınmıştır.
Müvekkil, işbu eve ait olan zorunlu deprem sigortasını da …… adına bir sigorta şirketine yaptırmıştır. Müvekkil, işbu kira sözleşmesinden doğan kira borçlarını, ……’in hesabına her ay düzenli ve eksiksiz yatırmıştır. (Banka dekontları dilekçemizin ekinde sunulmuştur)
….., … yılının haziran ayında müvekkile ulaşmış ve taraflar arasında işbu sözleşme devam etmesine rağmen müvekkile “…….” demiştir. Müvekkil ise, sözleşmesinin devam ettiğini belirterek evden çıkmayacağını kendisine iletmiştir. Müvekkilin tüm baskılara rağmen evden çıkmayacağını, kira sözleşmesinden kaynaklanan yasal hakkı olduğunu belirtmesi üzerine …., müvekkile “……” diyerek tehdit etmişlerdir. …..’in amacı ve kastı, müvekkili evden çıkararak, yüksek miktarda tekrar kiraya vermek olmuştur.
Tüm baskılara rağmen müvekkilin evden çıkmaması üzerine…. , müvekkilden tekrardan kiraya zam yapmasını istemiştir. Ancak bu talep, müvekkil tarafından haklı olarak kabul edilmemiştir. …., müvekkili evden çıkarmak için baskı ve hakaretlere devam etmiştir.
Müvekkilin kira bedelini, tarafların istediği şekilde fahiş bir miktarda arttırmaması ve kanuni hakkı olan %25 oranında arttıracağını bildirmesi nedeniyle, sürekli olarak aranmış, hakaretlere maruz kalmış ve baskı görmüştür. Müvekkil, bir daha kendisine ulaşmamalarını ve haklı iseler dava açmaları gerektiğini söylemiştir.
Davacılar ve ……., birlikte ve kötüniyetli olarak hareket etmektedirler. Zira, müvekkili kanunen çıkaramayacaklarını bildiklerinden ötürüdür ki işbu kötüniyetli davayı ikame etmişlerdir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, davacıların işbu kira akdinden … yıl boyunca haberdar olmamaları hayatın olağan akışına aykırıdır. Her ne kadar somut olayımızda geçerli bir sözleşme söz konusu olsa da mahkemenizin bu hususta en ufak bir aksi kanaatte olması halinde dahi davacıların zımnen kabulünün söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.
İşbu kira sözleşmesinin geçersizliğine sebebiyet verecek herhangi bir hukuki dayanak bulunmamaktadır. Ayrıca bilindiği üzere, kira sözleşmeleri mülkiyet hakkına dayanmamaktadır. Zira, kira sözleşmesinde kiraya verenin malik olması gerekmez. Kiralanan taşınmazın ister paylı mülkiyete isterse elbirliği halinde mülkiyete tabi olsun paydaşlardan biri taşınmazın tamamını ya da kendi hissesini diğer paydaşa ya da üçüncü kişiye kiraya verebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2004 tarih ve 2004/13-461 Esas ve 2004/532 Karar sayılı ilamında da açıkça belirttiği üzere; “kiralayanın malik olması zorunluluğu bulunmadığından ve kira sözleşmeleri kişisel hak doğuran sözleşmelerden olduğundan yapılan kira sözleşmesi kendi tarafları arasında hukuken geçerlidir.”
Ayrıca davacılar, ne müvekkilin dava konusu taşınmazdan çıkmasını istemişler ne de bu hususa ilişkin bir ihtar göndermiş veya bir dava açmışlardır. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, davacı …. ve eşi, müvekkilin kira bedelini arttırması için müvekkil ile görüşmüşler, müvekkilin kabul etmemesi üzerine işbu kötüniyetli davayı ikame etmişlerdir. Hal böyle iken; MÜVEKKİLİN, İŞBU KİRA SÖZLEŞMESİNE DAYANARAK KULLANIMININ HAKSIZ OLMADIĞININ SABİT OLMASI NEDEİYLE, İŞBU HAKSIZ VE KÖTÜNİYETLİ DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMELİDİR.
Her ne kadar işbu davamız ile aynı mahiyette olmasa da, Yargıtay, örnek bir kararında iki yıllık sürede ses çıkarmamayı kullanıma onay olarak değerlendirmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/9648 Esas ve 2009/11456 Karar sayılı ilamında; “..Davacı taşınmazı 12.01.2004 tarihinde satın almıştır. Satın aldığı tarihte taşınmazda bayinin eşi davalının oturduğunu, onu tasarrufunda olduğunu bilmektedir. Dava 08.03.2006 tarihinde açılmıştır. Taşınmazı satın alan davacı, dava tarihine kadar DAVALININ KULLANIMINA SES ÇIKARMAMIŞ VE KENDİSİNE HERHANGİ BİR İHTARDA ÇEKMEMİŞTİR. Bu durum kullanıma onay anlamını taşır, muvafakat da dava açılmakla geri alındığında göre dava öncesi döneme ilişkin olarak ecrimisile hükmedilmiş olması doğru değildir.” şeklinde hüküm tesis etmiştir. Somut olayımızda da davacıların, … yıl gibi uzun bir süre boyunca müvekkilin kullanımına ses etmemeleri ve müvekkile herhangi bir ihtar da çekmemeleri nedeniyle işbu kira sözleşmesini zımnen kabul ettikleri kabul edilmelidir.
Yargıtay kararları doğrultusunda da ifade edildiği üzere; İŞGALİN GEÇERLİ BİR KİRA SÖZLEŞMESİNE DAYANMASI HALİNDE, HAKSIZ ELATMASINDAN SÖZ EDİLEMEYECEKTİR. BU İTİBARLA DAVALININ KİRACILIK DURUMU MUTLAKA GÖZETİLMELİDİR. Somut olayımızda geçerli bir kira sözleşmesinin mevcut olduğu aşikardır.
Bilindiği üzere, ecrimisil tazminatının temel şartlarından biri de kötüniyetin varlığıdır. Geçerli bir kira sözleşmesine dayanarak kiraya çıkan, kira bedellerini her daim zamanında ve eksiksiz ödeyen, kira artışlarını gerçekleştiren, kendisine herhangi bir yazılı ihtar dahi yapılmayan müvekkilin kötüniyetli olduğunun iddiası ve kanaati abesle iştigaldir. Yargıtay kararları doğrultusunda sabit olunduğu üzere, ECRİMİSİLİN İLK ŞARTI KÖTÜNİYETİN VARLIĞIDIR.
Davacıların, işbu kira sözleşmesinden bihaber olduklarını ve kendilerine herhangi bir ücretin ödenmediğini iddia ve ispat etmeleri halinde ise; müvekkil ile kiraya veren paydaş arasında hukuken geçerli bir kira sözleşmesinin mevcut olması nedeniyle müvekkile başvurmalarının mümkün olmadığı, davacıların ancak vekaletsiz iş görme veya yetkisiz temsile ilişkin hükümlere dayanarak kiraya verene müracaat etmeleri gerektiği kanaatindeyiz.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların ve kiraya veren …..’in birlikte hareket ettikleri, müvekkilin fahiş kira arttırımını kabul etmemesi nedeniyle işbu davayı ikame ettikleri, davacıların kötüniyetli oldukları, hukuken geçerli bir kira sözleşmesinin söz konusu olduğu hususları sabittir. İşbu nedenler doğrultusunda, davacıların ikame ettikleri işbu haksız ve kötüniyetli davanın reddini talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
HUKUKİ SEBEPLER :TMK, TBK, HMK, ve SAİR ALAKADAR MEVZUAT
HUKUKİ DELİLLER :
… Tarihli kira sözleşmesi,
Sosyal Ekonomik durum araştırması,
Nüfus kayıtları,
Tapu kayıtları,
Dask sigortası,
Abonelik sözleşmeleri,
Davacılara ait Banka hesap hareketleri,
Banka dekontları,
Mesaj ve ekran görüntüsü kayıtları,
HTS kayıtları,
Emsal yargıtay karaları,
Tanık, Yemin, Bilirkişi, İsticvap ve sair tüm kanuni deliller
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan ve re’sen değerlendirecek sebeplerle ;
*Öncelikle, işbu davanın görevsizlik yönünden USULDEN REDDİNE,
*İşbu haksız ve kötüniyetli davanın REDDİNE,
*Özellikle kira bedelinin ödenmesinin akabinde kiraya veren …… tarafından davacıların hesaplarına herhangi bir paranın gönderilip gönderilmediğinin araştırılması için ilgili bankalara müzekkere yazılarak banka hesap hareketlerinin celbi talep olunur.
*İlgili yerlere müzekkere yazılarak ….. adına yapılan DASK sigortasına ilişkin evrakların celbi talep olunur.
*Yargılama giderleri, masraf ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına, karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz.
Cevap Sunan Davalı
.......
Vekili
Av. Hasan Basri SARI
(e-imzalıdır)
EKLER:
EK-1: Onanmış vekaletname örneği
EK-2: Kira sözleşmesi ve Banka dekontları
