KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ'NE
(Gönderilmek Üzere)
........ ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO : …… Esas
KARAR NO : …… Karar
İSTİNAF EDEN
SANIK : ………
MÜDAFİİ : Hasan Basri SARI
Feritpaşa Mh. Ulaşbaba Cd. Mustafa Kaya İş Merkezi No 24/301 Selçuklu/Konya
DAVACI : K.H.
SUÇ : Resmi Belgede Sahtecilik
KARAR TARİHİ : ………
KONU : ……… Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Esas ve ……. Karar sayılı İlamına binaen İstinaf Kanun Yoluna Başvuru Dilekçemizin sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
….. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …….. Esas ve … Karar sayılı ilamı neticesinde İstinaf Kanun Yoluna başvuru zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Süresi içinde İstinaf kanun yoluna başvurumuzu yapıyoruz. İlgili yerel mahkemenin yukarıda esas ve karar numaraları belirtilen işbu hükmü usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle süresi içinde izah ettiğimiz nedenler ve Yüksek Mahkemece saptanacak sair sebepler doğrultusunda istinaf başvurumuzun kabulüne karar verilerek; hükmün bozulması, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi; hükmün bozulması yerine davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilmesi durumunda ise, ilk derece mahkemesince tesis edilen hükmün KALDIRILMASI ve yapılacak istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK, müvekkilin BERAATİNE, sayın dairenizin aksi kanaatte olması halinde lehe olan hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini talep ediyoruz.
İddia Makamı Esas Hakkındaki Mütalaasında;
“……” şeklinde müvekkilin Beraat ettirilmesi yönündeki mütalaasını vermiştir. İddia makamı işbu mütalaasında müvekkil sanığa isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığını açıkça ortaya koymuştur. Ancak yerel mahkeme, müvekkilin suç işleme kastıyla hareket ettiğine yönelik en ufak bir kesin delil mevcut olmadığı halde, ne tanık beyanlarını ne de iddia makamının Beraat yönündeki mütalaasını esas almadan müvekkil hakkında kabul edilemez bir mahkumiyet hükmü tesis etmiştir.
Yerel Mahkeme, Gerekçe ve Kararında;
“…….” şeklinde hüküm tesis etmiştir. Yerel mahkemenin müvekkil sanık hakkında, cezalandırılmasına karar verdiği suçun yasal unsurları oluşmamasına rağmen müvekkil hakkında işbu ilam ile müvekkilin mahkumiyetine karar vermesi usul ve yasaya kati surette aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
İstinaf Sebeplerimiz , Tanık Beyanları ve Savunmalarımız;
1- Müvekkilin, dosya kapsamındaki ifade ve savunmalarında da açıkça ifade ettiği üzere; …… isimli iş yeri müvekkilin üzerinedir. Bu sebeple davaya konu tır da müvekkilin üzerine kayıtlıdır. Müvekkil, olay günü müşterinin acil siparişi üzerine söz konusu iş yerinden nakliye için yüklendikten sonra ….. iline doğru yola çıkmıştır. Seyir halindeyken görevli memurlar tarafından durdurulmuş ve aracın şase numarası ile plakasının eşleşmediğini söylemişlerdir. Farklı bir plaka takıldığından müvekkil o an haberdar olabilmiş ve hemen çalışanlarını arayarak durumu sormuştur. Ancak çalışanları da haberlerinin olmadığını söylemişlerdir.
2- Plaka değiştirme eylemi, hiçbir surette müvekkil tarafından gerçekleştirilmemiştir. Zira müvekkilin bu eylemi gerçekleştirmesini gerektirecek herhangi bir sebep de bulunmamaktadır. MÜVEKKİLİN, ARAÇLARINI KREDİ İLE ALMASI NEDENİYLE BORCU BULUNMAKLA BİRLİKTE HERHANGİ BİR YAKALAMA KARARI VEYA KULLANIMA ENGEL HAK MAHRUMİYETİNİN BULUNMADIĞI TÜM DOSYA KAPSAMINDA SABİTTİR. Bu nedenle, müvekkilin söz konusu eylemi gerçekleştirmesini gerektirecek en ufak bir menfaati bulunmamaktadır. Müvekkilin, suç işleme kastıyla herhangi bir eylemde bulunmadığı ve kastının olmadığı apaçık ortadadır.
3- Ayrıca SÖZ KONUSU İŞ YERİNDE BULUNAN ARAÇLAR, AYNI RENK VE AYNI MODELDEDİRLER. BU SEBEPLE, PLAKA TAKILIRKEN ARACIN KARIŞTIRILMASI OLASILIĞI DA KUVVETLE MUHTEMELDİR. Ancak, söz konusu iş yerinde çalışan işçilerin herhangi bir ikrarda bulunmamaları nedeniyle, plakanın kim tarafından değiştirildiği ve nasıl karıştırıldığı hususları müvekkil tarafından da tespit edilememiştir.
4- Tanık …..; “…..” şeklinde beyanda bulunarak, müvekkilin plakanın değiştirilmesinden bihaber olup yalnızca sevkiyat yapmak amacıyla söz konusu aracı kullandığını açıkça ifade etmiştir.
5- Aynı şekilde Tanık …….; “…..” Şeklinde beyanları ile müvekkilin suç işleme kastıyla hareket edecek birisinin olmadığını, olay günü sevkiyatın aciliyetinden dolayı söz konusu aracı kullandığını açıkça ifade etmiştir. Maalesef ki yerel mahkeme, iddia makamının mütalaasını göz ardı etiği gibi, tanıkların beyanlarını da hiçbir surette esas almayarak, dosya kapsamında hiçbir kesin delil bulunmamasına rağmen müvekkil hakkında işbu usul ve yasaya aykırı mahkumiyete hükmetmiştir.
6- Müvekkilin, iddianamede sevk maddeleri olarak belirtilen KTK m.23/son fıkrası yollamasıyla TCK m.204/1’e dayanılarak cezalandırılması usul ve yasaya aykırıdır. Zira TCK m. 204 kapsamında resmi belgede sahtecilik suçu ancak kasten işlenecek bir suç türüdür. Yani taksirle resmi belgede sahtecilik suçu işlenmesi mümkün değildir. Resmi belgede sahtecilik suçu, resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleme, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirme veya sahte resmi belgeyi kullanma fiillerinden birinin kasten işlenmesi ile gerçekleşebilmektedir. Ancak somut olayımızda, müvekkilin suç işleme kastıyla hareket etmediği, isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, müvekkilin söz konusu suçu işlemesini gerektirecek en ufak bir menfaatinin olmadığı hususları tüm dosya kapsamındaki delillerle, tanık beyanları ile ve iddia makamının mütalaası doğrultusunda sabittir. Bu nedenler doğrultusunda, somut olayımızda resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmadığı, en ufak kuşkuya dahi mahal vermeyecek surette sabittir. Suçun vasıf ve mahiyeti gereği maddi-manevi unsurlarının oluşmamasına binaen, yerel mahkemenin işbu kararının BOZULMASI ve müvekkilin BERAATİNE karar verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Son olarak şu husus unutulmamalıdır ki; Yargıtay kararlarında da esas alındığı üzere Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır! Müvekkilin, resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğine ilişkin dosya kapsamında hiçbir kesin somut delil bulunmaması ve müvekkilin bu işlemesini gerektirecek en ufak bir menfaatinin bulunmaması nedeniyle Şüpheden Sanık Yararlanır ilkesi mutlaka gözetilmelidir Zira işbu dosya kapsamında, müvekkil hakkında mahkumiyet kararı verilmesine dayanak oluşturan suçun yasal şartlarının oluşmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Bu nedenlerle; yerel mahkemenin işbu mahkumiyet hükmünün BOZULARAK, müvekkilin atılı suçlamalardan BERAAT etmesi gerektiğine inanmaktayız.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 28.09.2010 tarihli, 2010/5-109 E. ve 2010/177 K. sayılı kararında; “…Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.” şeklinde hüküm tesis etmiştir.
Sonuç Olarak; Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, MÜVEKKİLİN SUÇ İŞLEME KASTIYLA HAREKET ETMEDİĞİ, RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN MADDİ-MANEVİ UNSURLARININ OLUŞMADIĞI VE MÜVEKKİLİN BU SUÇU İŞLEMESİNİ GEREKTİRECEK EN UFAK BİR MENFAATİNİN BULUNMADIĞI, BU HUSUSUN İDDİA MAKAMININ MÜTALAASI VE TANIK BEYANLARI DOĞRULTUSUNDA SABİT OLDUĞU, RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN TAKSİRLE İŞLENMESİNİN MÜMKÜN OLMADIĞI, MÜVEKKİLİN YALNIZCA OLAY GÜNÜ SERVKİYATIN ACİLİYETİNDEN DOLAYI SÖZ KONUSU ARAÇLA YOLA ÇIKTIĞI, SÖZ KONUSU BAŞKA PLAKA TAKILAN ARACIN HERHANGİ BİR YAKALANMASININ VEYA KULLANIMA ENGEL HAK MAHRUMİYETİNİN BULUNMADIĞI, TAKILAN PLAKANIN SAHTE OLMADIĞI, EYLEMİN TAKSİRE DAYALI ÖZENSİZLİK NETİCESİNDE MEYDANA GELDİĞİ VE BUNDAN DOLAYI İDARE İŞLEMİN TESİS EDİLDİĞİ BU HALİYLE EYLEMİN TAKSİRLİ HALİNİN SUÇ OLUŞTURMADIĞI VE MÜVEKKİLİN BERAATİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ, TÜM DOSYA KAPSAMINDA VE TANIKLARIN BEYANLARI DOĞRULTUSUNDA SABİTTİR. Bu nedenlerledir ki; yerel mahkemenin işbu mahkumiyet kararı, usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte ve BOZMAYI gerektirmektedir. Müvekkil hakkında tesis edilen hükmün kaldırılarak müvekkilin BERAATİNE, dairenizin aksi kanaatte olması halinde lehe olan hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Bu nedenler doğrultusunda İstinaf Kanun Yoluna başvuru zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda detaylarıyla arz ve izah olunan ve resen dikkate alınacak nedenlerle,
Müvekkil Sanık …., üzerine atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığının sabit olması nedeniyle, İstinaf başvurumuzun kabulüne karar verilerek, ……. Asliye Ceza Mahkemesi’nin usul ve yasaya aykırı -…… Esas ve ……. Karar sayılı ilamının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak HÜKMÜN BOZULMASINI, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini; hükmün bozulması yerine davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilmesi durumunda ise, ilk derece mahkemesinin hükmünün KALDIRILMASINI ve yapılacak istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK, müvekkilin BERAATİNE, sayın dairenizin aksi kanaatte olması halinde müvekkil hakkında lehe olan hükümlerin uygulanmasına, karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz. (tarih)
İstinaf Eden Sanık
…………
Müdafii
Av. Hasan Basri SARI
(e-imzalıdır)
